Ahh o ikindi vakti yok mu.. Saat 6:12 pm, Organik Kimya dersinden ciktim, otobusu kacirdigimi otobus duraginin yapayalnizligini gorunce anladim. Bir daha ki otobus iki saat sonra. Yani bana kutuphane yolu gozukuyor. Elimdeki kitabimla ciktim ders binasindan, cikar cikmaz ikindi gunesi 120-130° lik acisiyla sag taraftan yuzume vuruyor. Gunes yeryuzunu ikiye ayirmis, agaclarin ve diger cisimlerin golgeleri yemyesil cimenin uzerinde 1.5 kati uzunlugunda yatmakta. Ne guzel bir goruntu ya Rabbi! Tahta oturaklar bos. Simdi surada oturmanin keyfi su anda hicbirseyle kaydedilemez. Insanlarin azligi, bir de gunun batiyor olmasi (tam zikir vakti) kuslarin sakirtilarini, civiltilarini herbirinin ayri ayri nagmedeki sarkilarini cok daha guzel bir sekilde dinlememi sagliyor. Ayni zamanda gunun yorgunlugunu atmak icin de bulunmaz bir terapi. Her biri Rabb’ini zikrediyor. Bence birkaci da bana sesleniyor daha belirgin cikan sesleriyle. Onlar sayesinde ben de birine; “Sen niye duruyorsun ey nefis, su kucuk hayvancik Rabb’ini zikrederken, senin dilin ne soyler?” ‘Subhanallahi ve bi hamdihi subhanallahilazim’ dilde hafif mizanda agir soz. Bu saatte bu tesbihin bir tanesi bir agac demek cennette. Ustelik Allah'in en sevdigi dua. “E basla o zaman bence..”
Ikindi gunesi acisini 10° daha indirdi, golgeler daha da uzadi. Kucuk kirmizi karincalar da ne yazdigimi merak ediyor olmalilar ki, uzerime ve elimdeki kagidima tirmaniyorlar. “Bir duruuun.. Aa.. Birazdan bitirince okurum size.”
Ama cok guzeldi manzara, oturdugum yerin bensiz fotografini cekmek istedim, actigim gibi sarji biten telefon yuzume kapandi, neyse artik, kismet degilmis. (Zaten demistim, burada oturmanin zevki hicbirseyle kaydedilemez.(; )
Boyle havalarin guzelligini dusunurken ayni zamanda da icimde farkli bir mutluluk varken (ki o mutlulugun sahibi otobusu kacirmama sebep olan sey, Organik Kimya. Hehe!! :D ) Aklima Orhan Veli’nin su misralari geldi ve kendi kendime okumaya basladim:
“Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti.”
Tam asik olunacak bir hava gercekten. Hehe! :D Gel merveye bak icinde Organik Kimya aski. Bilmiyorum saman alevi midir, yoksa devami gelir mi ama asik oldum ben bu derse, adamakilli calisinca oluyormus yahu. Hayirlisi bakalim, sinavda gorecegiz.
Ama aksam oluyor... Gunes daha da bir dustu; tahmini 15-20° aci kaldi 180°’ye. Ben bunu hesaplayacagim diye elimdeki kalemle, gozlerim kamasti da, yandan gecen adam da suratinda ‘bu kiz, bu saatte, oyle bagdas kurmus, elindeki o kalemiyle ne yapiyor gunese dogru’ diye sorar bir havayla geciyor. Herneyse...
Herkes gidiyor Merveee... Evlerine gidiyorlar.. Ortam hala cok guzel. Bir yandan da meltem siddetlendi, karincalar daha da bir cogaldi, ayaklarimda uyusmaya basladi.. :) Simdi yol alma vakti. Evime. Elimdeki kitabim ve mataramla yoluma koyuluyor, sizi Allah’a emanet ediyorum.
Saygilar... (Burada bir Sadri Alisik selami...) ;)
No comments:
Post a Comment