Wednesday, December 17, 2008

KL, Asya'nin en buyuk hint tapinagi; Batu Caves and Arap Street; Bukit Bintang

Bundan onceki yazimin sonlarina dogru derin uyuklama hali bastirdigi icin yaziyi bitirememistim. Insallah bugun devam ediyim gezi yazilarima. Surai KLCC’de bayagi bir zaman gecirdikten sonra tabiiki Petronaslarin fotografini almak icin disariya ciktik. Daha guzel bir fotograf icin ellerinde profesyonel fotograf makineleri, yerlerde surunenler de tam fotograflikti. Saat epey bir ilerlemisti biz fotograf cekerken. Bunun uzerine toparlanip yurdun yolunu tuttuk.

Ertesi gun icin kalktigimizda plan yaptik. Yurda da yakin olan Asya’nin en buyuk Hint tapinagi olan Batu Caves’e gitmeye karar verdik. Taksiye atladik ve devasa bir yapinin onunde durduk. Dort bir yani acayip figurlerle donatilmis icinde bir kac tane mabed olan kocaman bir magara. Magaraya hemen oyle kolay girilmiyor tabii. Daga tirmanir gibi, once 272 dik basamagi asmaniz gerekiyor. Bu basamaklardan once magaranin bulundugu genis alana yapilmis bir kac mabede ve heykelleri soyle bir inceledik. Bu arada feci bir bicimde yagmur bastirdi. Ayakkabilarimizi cikarip asagidaki hem de ustleri kapali olan mabedlerin iclerini gezdikten sonra baktik ki yagmur dinmeyecek, ayakkabilarimizi giyinip basamaklara dogru yoneldik. Basamaklarin onune renklendirdikleri pirincleri, mercimekleri ve irmikleri dokup degisik bir sekil cikarmislardi yere. Eveeeet... Yagmur devam ediyor, benim semsiyem yanimda degil, 272 basamak, islak zemin... Neyse, bir azimle basamaklari cikmaya basladik. Ama bizdeki de ne azimse boyle, hintliler bile o yagmurda kendi tapinaklarina tirmanmiyordu, biz ise...

Lakin basamaklari bitirinceki manzara gorulmeye degerdi. Magaranin icine dogru ilerledik. Bu arada putlar, heykeller, resimler, cisimler bitmiyor tabii. Magaranin obeklerine degisik sekillerde tanrilarinin ve onlarin ailelerinin putlarini yerlestirmisler. Merdivenleri cikinca o alan bir bosluk, oradada cokca tanri figurleri vardi kafesler icerisinde falan. Orada yine merdivenler var inmeniz gereken. Indikten sonrasi buyuk bir bosluk. Yine obeklerde tanri figurleri dolu. Koseye dogru gidildiginde otekilerinden biraz daha buyukce bir mabed var. Yarim saat sonra toren baslayacak dediler. Mabedin yaninda kalan buyuk perdenin arkasinda da iki tane degisik giysili adam tanrilarini susluyorlar, ona cicekler falan takiyorlardi. Bu sure zarfinda ilerilere dogru kesfe ciktim. Yukariya uzanan bir merdiven vardi yine. Orasi dagin uc kisimlariydi artik hatta dagin tepesindeki yariktan gokyuzu gorunuyordu. Yan tarafta sarkitlarin icinde yine tanri figurleri, tekrar bir mabed. O mabedde de hazirliklar vardi. Yine iki degisik giysili adam ellerinde uzunca bir kumas sallayip duruyorlardi. Bir kac kisi mabedin onunde durup ellrini birlestirip dua ediyorlardi. Neyse orada da fotograf aldiktan sonra asagiya merkez mabede gittik. Biz de katilabilirmiyiz torene diye sorduk. ”Tabii ki yalnizca ayakkabilarinizi cikarin.” dediler . Cikardik ortada bir yere oturduk. Ortada bulunan kucuk icinde basamaklar olan bir odanin icinde de hayli calismalar vardi. En ust basamakta zannimca bakirdan asa gibi birsey vardi. Yuzleri boyali 3 tane adam elden ele yontemiyle o asaya su, sut, camurlu su, bal gibi seyler dokuyorlardi. Bastaki adam kanimca o imam gibi birseydi, o da dokuyor sonra ovuyordu elleriyle falan. Bu yikama yaglama, ballama olayi yarim saat surdu. Bu arada yan taraftaki perdenin arkasinda hazirliklar devam ediyordu. Yikayip yagladiklari asaya bir kac kumas parcasi bagladiktan sonra perdenin arkasindaki, hazirladiklari tanrilarini yerlestirdiler ve o odanin perdesini kapatip yarim saat sonra tekrar bir hazirliktan sonra acacaklarini soylediler. Toren bitisinde asaya doktukleri ve sonrasinda metal bir tepsiye topladiklari camuru alinlarina surmek icin dolastirdilar aralarinda. Yerdeki tepsiye de cesitli meyveler koydular. Ruzgardan arada sirada acilan perdenin arkasina bakiyordum hatta tam fotograf alirken bir adam cikiverdi o kucuk odadan ve ben panik olup ‘Sorry!’ diyerek ayakkabilarimi da giyerek oradan uzaklastim. Merdivenleri cik, merdivenleri in... O arada manzaradan da cokca kesitler aldim. Tapinaktan ciktik, simdi sirada bu saatte nereye gidebiliriz baska diye dusunmek vardi. Dusunduk, haritayada baktiktan sonra Arap Street adiyla da bilinen Bukit Bintang’ a gitmekte karar kildik. Zaten bu saatten sonra en iyi orasi olurdu. En uygun yolu bulmaya calisiyoruz, soruyoruz, sorusturuyoruz... Otobusle KL sentral'a oradanda metroyla gidebilecegimizi soylediler. Otobus duragina gidip beklemeye basladik 3 arkadas. Cokta actik zira hicbirsey yememistik sabahtan beri. Jojo'nun cantasindan cikan muzlardan hayir gelmeyecegini anlayinca duragin yanindaki meyve satan abiden birer elma aldik. :)) Elmalar bittikten sonra otobus geldi. Daha fazla emin olmak icin sofore sorduk orayi, bize taksiye binseniz daha iyi olur dedi. Yaw, hemen taksiye yonlendiriyorlar turistiz diye. Zaten taksiciler de soyacak adam ariyorlar. Neyse otobuse adim atmistik ki, geri bastik. Hemen oradaki cinli saticilara sorduk tekrar. Onlarda otobuse binmemizi soylediler. Bu arada otobus yol almisti, neyse bizim kostugumuzu gorunce sagolsunlar otobuse bagirdilar durdurdular otobusu ve nihayet bindik. Yolculuk ilerliyordu, ben haritayi cikarmis yollari takip ediyordum, "Evet simdi burdayiz, bu kadar kaldi." Yolculuk ilerliyordu ilerlemesine lakin cok fazla trafik vardi ikindi namazi da geciyordu, otobus cok yavas ilerliyordu. Metroya daha cok vardi hemen alternatif yollara bakindik. Daha once hic kullanmadigimiz bir yol vardi aslinda. Monorail yolu (Tek Yay anlamina geliyor nedenini bilmiyorum zira hicte tek yayi yoktu:) ) Ustelik tamda istasyonunun altindaydik. Trafigin de yavasligindan yararlanip biraz dusunme ve strateji uretme zamanimiz oldu. Karar verdik, Monorail'i deneyecektik. Hem daha yakin, hem de direkt gidis... Neyse, atladik otobusten dogru Monoraile. Biletleri aldik, birazda bekledikten sonra duraginda geldi kendileri. Yalniz 2 duragi 2 dakikada gecti diyebilirim gayet hizliydi. Ve, Bir aksamustu Bukit Bintang'taydik. Isiklar yanmis, suslenmis her taraf (yeni yil icin), gurultulu hos bir trafik, insanlardan ve dukkanlardan gelen sesler... Bana bir an Istanbul'u hatirlatti. Neyse, tekrar yollardayiz... Namaz kilacak bir yer ariyorduk, kendimizi BB Plaza'da bulduk. Hemen mescide gidip namazlari eda ettikten sonra biraz oturduk... Cok yorulmusuz yaw.. Aksami da orada kildiktan sonra plazayi gezinmeye basladik. Bir de ne gorelimmm!! Bizim Turk Maras Dondurma Ustasi Samet Abi... O caddede bir Turk dondurmaci oldugunu biliyorduk lakin bu kadar yakin oldugunu bilmiyorduk, daha aramadan bulduk. Tabi bir Turk nerde, ne sekilde olursa olsun, hangi dili konusuyor olursa olsun taniniyor... ((: Biraz hasbihal edip, Samet Abi'nin ikramindan sonra caddeyi gezelim dedik. Ustelik buralarda bir Turk Restoranti varmis Turkish Star diye. Samet Abi orayi tarif edince orayi bulup bir Turk yemegi yiyelim dedik. Lakin bu mumkun olmadi cunku bulamadik. Sonrasinda degisik sebepler yuzunden vazgecmek zorunda birakildik. Herneyse, onumuzdeki binayada girip yurda donelim bari dedik. LowYat diye bir plaza, sadece elektronik aletlerin satildigi bir yer. Ilk kati ev aletlerine, ikinci kati telefona, ucuncu kati ise notebook ve notebook parcalarina aitti yanlis hatirlamiyorsam. Jojo'm da harddrive istiyordu uzun zamandir. Oradan bir fiyat arastirmasi yaptiktan sonra uygun bir fiyata bir harddrive aldi. Bende laptobun uzeri icin bir LaptopSkin aldim. Cok tatli bisey... Sonrasinda oradanda cikip Monorailin yolunu tuttuk. Monorail istasyonunun kosesinde kozde misir satan birine rastladik, zaten aciz nasil guzel kokuyordu. 3 tane misir soyledik. Orada beklerken karsimda bir cift gordum. Aaa.. Turkce konusuyorlar... "Afedersiniz siz Turk musunuz?" dedikten sonra soyle bir sohbet ettik ayakustu. Maras Dondurmasini soyledik, "Aaa, gercekten mi ? Ben de Marasliyim'' dedi hanimin esi. Cok hos genc bir ciftti. Tatil icin gelmisler buraya, ne yazikki dogru duzgun gezememisler. Neyse yolu tarif ettikten sonra onlar ayrildilar Samet Abi'ye dogru, bizim de misirlar hazirlanmisti bu arada. Enfes gozukuyordu, sonrasi "Allaaahh!!'' O anda yoktu oyle bir lezzet! Neyse tekrar yol aldik, duraktayiz ve monoraildeyiz. Monorail'den indikten sonra direkt metroya giden bir yurume yolu yapmislar. Cok pratik oldu bizim icin. Metroylada Wang Samaju duragina vardiktan sonra yurda dogru taksi tuttuk. Ve yurttayiz... O gun dogru duzgun birsey yemedigimiz icin fazlasiyla actik. Bunun uzerine bir Turk abiden bizi bahsettigi Pakistan lokantasina goturmesi icin rica ettik. Oteki arkadasla da bulusunca yurdun onunde, dogru lokantaya... Tandirda ekmek ve degisik soslu bir tavuk ve birde yaninda yine onlara ozel 3 cesit aci sos, adi Tandurii. Bu bizim Turk abinin onerisiydi. Ondan soyledik hepimiz. Gercekten de cok lezzetliydi yada cok ac oldugum icin oyle geldi. Neyse, yemegimizi bitirdik ve yurdumuza vardik cok sukur. Allah'im ne yorgunluktu... Ama gordugumuz yerlere degen bir yorgunluktu tabii...

3 comments:

^Turquoise^^^ said...

Yazinin uzunlugundan dolayi bir sure yorum beklemiyorum... :)))
Yalniz bu yazi da daha kisa yazilamazdi. :)

_~~_der-u-ni_~~_ said...

abLa bnce harika bi yazı oLmuş yani oraLarı görmüş kadar oLdum diyebiLirim
yaLnız anLatımın bnm çok hoşuma gitti yaa mesela şu:
'' Bu yikama yaglama, ballama olayi yarim saat surdu. ''

çok komik yaa :D:D
waLLa ALLAH razı oLsun her yiğidin harcı değiLdir senn yaptığın :))
vesseLam...

^Turquoise^^^ said...

Tekrar abarttigini dusunuyorum "her yigidin harci degildir senin yaptigin" noktasinda fakat ayriyetten tesekkurlerimi de yolluyorumm hayati!
Orta okulda Evliya Celebi'ye cok ozenmistim Seyahatname'sinde. Zaten blogumun adi da ordan gelmekte. :)) Insallah guzel bir gezi yazisi niteligi tasiyordur bu yazilarim.
Hmm... Bu arada ben KL'den doneli bir hafta oldu ama bir kac yer daha var yazmak istedigim insallah onlarida bu formatta yazmak istiyorum.